Güldür Güldür Neden Yasaklandı? Bir Gencin İsyanı
Kayseri’nin taş binalarından biri, sabahın ilk ışıklarıyla uyanan bir şehir gibi her zaman kalabalıktı. Ama o sabah, her şey sanki biraz daha sessizdi. Sabah işe gitmek için yola koyulurken, aklımda tek bir şey vardı: “Güldür Güldür’ün yeni bölümü var mı?” O kadar alışmışım ki, hafta içi her akşam, saat 23:00’de televizyon başında olmaya… Birçok arkadaşım gibi ben de, o programı hayatımın bir parçası haline getirmiştim. Kendimi izlerken bulduğum o anlarda, bazen kahkahalarla gülerken bazen de ciddi mesajlar üzerine düşünürken, içimde bir dünya değişiyordu. Ama o sabah, bir duyum aldım. “Güldür Güldür yasaklanmış,” dediler. İlk başta şaka sandım ama ne yazık ki gerçekti.
“Hayal Kırıklığı” Diyebilirim
İlk duyduğumda inanamadım. Nasıl olabilir ki? Güldür Güldür gibi yıllardır izlediğimiz, bizi güldürürken düşündüren bir programın yasaklanması… Her şeyin bir sebebi vardır diyorum, belki gerçekten bir hata yapılmıştır diye düşündüm. Ama birkaç saat sonra haberlerde gördüklerim, içimdeki hayal kırıklığını iyice pekiştirdi. Programın yasaklanma sebebi, “toplum ahlakını bozmak” olarak belirtilmişti. Bu açıklama bana garip geldi. Ben, o programa sadece gülmek için değil, aynı zamanda içinde önemli toplumsal mesajlar bulabilmek için de bakıyordum. Güldür Güldür’ün şovları, bazen çok basit ama çok derin konuları işlemeyi başarıyordu. Toplumun içindeki en temel sorunları, en eğlenceli şekilde anlatıyordu. Onları izlerken, bir yandan kahkahalarla gülerken bir yandan da “Acaba gerçekten bu kadar yanlış mı yapıyoruz?” diye düşünüyordum.
İçimdeki hayal kırıklığı o kadar büyüdü ki, akşam geç saatte programın eski bölümlerini açıp izlemeye başladım. Evet, belki yasaklanmıştı ama ben yine de onları izlemek istiyordum. Çünkü her bir şaka, her bir skeç, beni bir anlığına olsa da dünyadan uzaklaştırıyordu. O anlarda sadece gülmeyi istiyordum. O eski kaygıları, düşünceleri bir kenara bırakıp, rahatlamak istiyordum. Ama Yasaklanması, her şeyin çok hızlı değiştiğini düşündürüyordu bana.
Yasakla Geçen Günler ve “Ne Olacak Şimdi?”
O günden sonra, ben de dahil birçok kişi ne yazık ki programın yasaklandığı haberiyle sarsıldı. O kadar garipti ki, bir yandan sinirleniyor, diğer yandan da programın bu kadar etkili olmasının aslında çok da kötü olmadığını hissediyordum. İnsanlar gülmek istiyordu. İnsanlar, aslında toplumsal sorunları mizah yoluyla konuşmayı istiyordu. Bizler, bu tür programlar sayesinde, bazen çok ciddi şeyleri daha kolay kabul edebiliyorduk.
Yasak, sadece bir eğlenceyi değil, toplumsal bir sesin susturulması gibi de geldi bana. Herkes kendi doğrularına sıkıca tutunmuşken, bir tane dizi ya da programın bu kadar etkili olabilmesi ne kadar korkutucu bir şeydi, bilemedim. İçimde bir umut da vardı aslında; belki bu yasak, insanları daha fazla düşünmeye zorlar, belki sesler daha fazla duyulmaya başlar diye düşündüm.
Ama sonra düşündüm de… Bunu hepimiz zaten yapıyorduk, değil mi? Güldür Güldür’ü izlemek için o kadar çok insan vardı ki… Sosyal medyada paylaşımlar, yorumlar, canlı yayınlar… Yani yasak bir anlamda, sadece programı değil, aslında hepimizin bir arada olma halini de engellemişti. Kimse sadece bir televizyon programını yasaklamakla durmaz, diyordum içimden. Bu yasak, aslında çok daha derin bir sorunun belirtisiydi. Herkesin farklı düşüncelerini açıkça ifade edebileceği, biraz rahatlayıp gülebileceği bir alanın kapanmasıydı.
Sonuç Olarak, “Belki de Umutlu Olmalıyız”
Bütün bu duygular arasında, programın yasaklanmış olması beni gerçekten çok üzüyor. Ama bir yandan da, “Belki bu daha iyi olacak” diyorum. Çünkü bu yasakla birlikte, daha fazla insana, özgürce mizah yapmak ve düşündürmek için yeni yollar bulma fırsatı çıkabilir. Toplum olarak eğlenmek, gülmek ve bazı şeylere dikkat çekmek için her zaman bir yol buluruz. Bu da geçer, belki bir gün tekrar ekranlarda olur, belki de bambaşka bir platformda…
Güldür Güldür’ün yasaklanması bana bir şey hatırlattı: Ne kadar güçlü olduğumuzu. Bir program, bir toplumu o kadar etkileyebilir ki, bazen o gücü yanlış anlayabilirler. Ama biz hala buradayız, hala gülecek, hala düşündürecek çok şeyimiz var. Belki de yasaklar, bizim daha fazla ses çıkaracağımız bir yol açıyordur, kim bilir?